7 Ağustos 2007 Salı

Çoban.

"Şu yarım yamalak dünyada ne tam kafiriz, ne tam Müslüman". Ömer hayyam.

Sabah kahvelerimizi kazanın başında içtik.
Ateşi de yaktık.
Bir güzelce üzümler yukarıdan taşındı kazana dolduruldu kapak olacak kazan yerleştirildi hava almasın diye yanları çirişlendi .
-Bak bura dedi kolo aga ben şinicik gidecim almalara sen lazıim burda kalasın te otur burda kaynat rakici demem o ki ratına bak(rahatına) havada güzel baktın yel eser atarsın bir iki bardacik(bardak) sağlam raki ısınırsın.
Tamam sen meraklanma nasılsa öğrendim rakı kaynatmayı.
De ba yav ne meraklanacim derecede orada galdimi 45 derece kaldırisın kazanı. Derece dediği şamandıra gibi bi şey kazanın içinde döner durur.
Kolo elmalara gitti hava da serin oh gel keyfim gel.
Patatesleri de kül altına ohh.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra rakı damlamaya başladı onbeş yirmi dakika sonra tam anlamıyla başladı.
Patateslerim pişti bırtanesini soydum ve kenarda hazır kıta olarak bekliyor.
Müthiş bir haz alıyorum düşünsenize rakı kaynatıyorum ve kaynattığım rakıdan içiyorum.
Neyse beklenen an geldi biraz patates bir bardak rakı şırlan (yağ) gibi gidiyor rakı tam kıvamında. Şavala gene uğradı biraz sohbet ettik ben şini gidecim sen gene yalnız kalacaksın be yavu dedi. Olsun be aga canını sıkma sen dedim.
Şavala gittikten sonra az bişey kaldı kazanın dolmasına tam da o sırada koyunları ile bir çoban geldi.
Dobardan be çövek dedi.
-Dobardan(daha önceden tanıdığım biri bizler köyden göçtükten sonra bunlar taşınmışlar köye ve bunlara burada la diyorlar)dedim.
- Day gulema bardak rakiya be, eh rakı akarsa çeşmeden herkese ver diyen kolo, adama bir büyük bardak rakı verdim adam başladı küfür etmeğe.
Ağzına gelen küfürleri savuruyor bu arada adamın karısı da geldi adamı yanına çağırıyor adam gitmez, tam da bu sırada zorko yenge gözüktü adamın söylediklerini duydu yavrularını çakaldan veya tilkiden korumak isteyen tavukların kabardıkları ve yavrularını kanatları altına aldıkları an gibi birden öne atıldı.
Abey dedi ve başladı bağırmaya şini dedi kolo gelecek bakalım sen kime küfür edersin adam ve karısı koyunları taparlayıp mezarlık boyunca aşağıya doğru gittiler.
On dakika kadar sonra kolo geldi traktör ile, kolonun geldiğini duyan zorko çıktı ve ona olanları anlattı.
Nee dedi bana dönüp bin dedi traktöre şini o gavur almalara da (elma) gidecek bi güzel dövim oni dedi.
Yavu rakıyı içeri alalım bare yok be yavu kalsın bişey olmaz ona.
Çaresiz yola koyulduk tam da elmalara yaklaştık o da ne adam koyunları elmaların altına yaymış karısı örgü örer bunu gören koloyu tut tutabilirsen.
Traktörden hışımla indi ve abey ......................gavuru dedi ve elmaların altından bir vastar aldı(sopa, dayanak) yermisin yemezmisin adam şaşırdı karı araya girer kaç ordan be budala der karışmaya de gelmez.
İzlava yolu üzerinden gelen bir at arabası arabada vanço; ne oldi be celo? olanı biteni anlattım o da aynı tepkiyi .......................gavuru demesinmi. Ya işte benim köyümün güzel insanları.
Aradan bir sene geçti yine kafam esti ver elini şişova. Gene rakı kaynatıyoruz sabah kahvelerimizi istoyençenin hanımı jivka getirdi.
Celo ay kavelerinizi için şini, sora(sonra) gene papara yeciz.
Kazan başı muhabbetleri güzel oluyor bir ara çoban ne yapıyor dedim.
Ah o mi, o gavurimi sorarsın öldü o be dedi.
Açan bi gün eve gelmemiş te arama çıkmışlar dada(dağ) ölüsünü büldular.
Yabanat parçalamış hep, hem kokuşmiş imiş dedi.
Abey bak bura siz açan burdan gittiniz onlar buralara yerleştiler.
Ama gel gelelim hiç anlaşamadık be yavu.
Bubanlarle öteki köylülerle mısmıl (adam gibi) yaşardık bunlar bura geldi köy bozuldi.
Şişova 69, 70 hanelik bir köy. 60 hanesi Türk, 9, 10 hanesi Makedonyalı.
Köydeki eğitim Türkler çoğunlukta olduğu için Türkçe ve daskalları(öğretmen) babam.
Oradan geldikten sonra burada da öğretmenlik yaptı ve şimdi emekli.

Hiç yorum yok: