9 Ağustos 2007 Perşembe

Şişova


Şişova.

Mevsimlerden sonbahar; gençliğimin en güzel ve de en verimli yılları rüzgarda savrulan bir yaprak gibi savruldu. Şimdi şişova da bu güzel ovadayım. Sonbaharın tüm güzelliklerini ograzden dağının eteklerinde ki küçük turgut tepesinden seyrediyorum. Şişova ovası tüm güzellikleri cömertçe sunuyor bak doya doya bak bu güzelliğe dercesine. Bir elimde şişe ve içi şişovanın en güzel üzümlerinden yapılmış şarap ile dolu, bir elimde ise şişovanın güzel elması doyasıya alınan şarap yudumlarının ardından elmaya bir ısırık ve müthiş bir tat. Dalıyorum ovaya ova büyük sağ tarafım izlava, tam karşımda ladevsa ve göz alabildiğine uzanan usturumca ovası. şaraptan alınan yudumlar beni erdirmek üzere yavaş adımlarla bulunduğum tepeyi geziyorum tepede soğuk savaş dönemlerinden kalma bir çok siperler var şaşkın şaşkın bakıyorum. Bazılarının içine bile giriyorum içlerinde bomba çukurları bile var. Tepenin eteklerinden börtü böcekleri bile uyandırmadan ovaya indim. Tarla yolları hareketli herkesin altında at ve eşek arabaları evlere dönüş var. Yoldan geçenler selam veriyor akşam basmak üzere olduğu için dobar veçer diyorlar bende çok biliyorum ya büyük bir sevinçle dobra veçer diyorum. Biliyorum ki bu dönüş onları evlerine vardıklarında kendi yaptıkları mastikadan veya şarap'tan bir iki bardak içtiklerinde mutlu edecek ve tüm yorgunlukları gidecek. Böylesine duygular ile ile yürüye yürüye, etrafa baka yine bir tepe üzerine geldim bu tepe de koruluk var ve bu tepenin adı apçoların korulu buradaki makedon köylüler hala eski adları muhafaza etmede. Tepeden aşağıya bakıyorum kavaklar sarılı kırmızılı renge boyanmış gövdelerindeki beyazlıklar ve karalıklar gök yüzündeki kızıllık ile müthiş bir uyum içinde. Biliyorum ki; doğanın sunduğu bu güzellik karşısında içinde sanatçı ruhu olan insanlar ister istemez doğanın kendilerine sunduğu bu guzelliği, birkaç fırça darbeleri ile onun böğründen çıkarıp tualine aktaracak. Tepede böylesine bunları düşünürken hafif bir esinti hey bana bak beni dinle ben buralara çoktandır uğramazdım dedi, ve ardından esintimdeki güzel kokuları içine sindir bu kokular 1950 lerden kalma kokular, kokuları içime sindire sindire çektim bu anamın kokusu, bu babamın kokusu, bu ağbimin kokusu, bu fakiye abamın kokusu, seyfi abimin kokusu, bu nakiyenin kokusu koca bubamın kokusu. bu koca anamın kokusu, bu fidan abamın kokusu, bu fidaye abamın kokusu, bu ibrahim amcamın kokusu, bu şefkali amcamın kokusu, bu ethem amcamın kokusu, bu osman amcamın kokusu, bu fati teyzemin kokusu, bu bati tezemin kokusu , abe sen nerdesin seni ararım ya, bu da kolonun sesi demekki fazla dalmışım. Abe dalmışım biraz - niçi be yavu gene ne galdi aklına. -Abe bi şey gelmedi. -abe dimi bu akşam levko gelecek belkilım galmıştır.

Hiç yorum yok: