4 Ağustos 2007 Cumartesi

Hallaç

27 Temmuz 2007 Cuma

Hallaç
Hallaç

Gördüm
"Kimsin sen" dedi. "Sen"
"Haydi eski sadık dostlarım, öldürünüz beni!
Benim yaşamım öldürülmemden geçer
Ölümüm yaşamak, yaşamam ise ölmektir!
Sizden dilediğim son arzu:
Varlığımın ortadan kaldırılması,
bana yapılacak en büyük bağıştır, öldürünüz beni
Benim yaşamayı sürdürmem,
Haksızlıkların en kötüsünü işlemem olacaktır
Hayatım beni canımdan iğrendirdi
Bu çürümüş yıkıntılar arasında.
Öldürünüz, yakınız dayanılmaz kemikler arasında, sıkışmiş beni!
Ben bir aile babasıydım, üstelik yüksek sıradan
Ve süt nineler kucağında torunluk yapmıştım.
Şimdi tuzlu topraklar içindeki bir mezarın soğukmu soğuk
Taşları altında kalıbım dinleniyor.
Benim anam kendi babasını doğurdu
İşte böyle olağan üstü ana benimkisi!
Belimden gelen kızlarım bana kardeş oldular
Ne zamanın geçerli kurallarından bunlar
Ne de zina ilişkisinden filan!
Haydi şimdi dağılmış parçalarımı bir araya toplayınız,
Hava ateş ve sudan billurlaşmış.
Onları çorak bir toprağa ekip karıştırınız
Sonra verin hizmetçilerinizin ellerine güğümleri ve kabları,
Akan dereciklerde sular taşıyıp sulasınlar toprağımı!
Göreceksiniz yedinci günün sonunda
En güzel bir fidan filiz salacak.

"En El Hak!"
dediğinde,derisinden davul yaptıkları söylenir.
Sarsılı vermiş Tahran çarşısı bu söylemden.

"Öyleyse sen neredesin"

Bütünümle bütün sevgini sardım
Sanki içimdesin ey mukaddesim
Yönelir de kalbim bazen gayrına
Korkuyla titrerim, tutulur sesim
Ürpererek yine dönerim sana
Anlarım: Sen yoksan kimsesiz kaldım!
Şimdi ben uzakta, yapayalnızım
Hayat mahpesinde bitmiyor sızım
Yüce Mevla, şudur senden niyazım:
Bu hapisten çağır beni yanına!

Hiç yorum yok: